ŞİRK!!!

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ..

Şirk’i anlamanın “klavuzu” Kur’an’ın temel itirazlarını dikkate almaktan
geçer. Kur’an’da şirk ortaklık manasında kullanıldığına göre, “Kur’an her neyin
Allah’a ait olduğunu ısrarla vurguluyorsa, şirk; onları Allah dışında bir takım
kişi ya da güçlere ait kılıyor demektir.”

Bu nedenle “Lehu“ ile başlayan ifadeleri alt alta dizdiğimizde resim
kendisini bariz biçimde gösterecektir.


Lehu, “bir şeyin Allah’a ait olduğunu” vurgulayan bir ifadedir. Şimdi
birlikte göz atalım;


Lehul “mülk”(Mülk O’nundur) : Bakara 247, Enam 73, Tegabun 1, Fatır 13,
Zümer 6

Lehul “hamd”(Övgü O’nundur): Kasas 70, Rum 18, Sebe 1, Tegabun 1


Lehul “hüda” (Hidayet/Doğru yola iletme O’nundur) : Nisa 115


Lehul “hükmü” (Hüküm O’nundur) : Enam 62, Kasas 70, Kasas 88

Lehul “halku” (Yaratma O’na aittir): Araf 5

Lehul “esma’ül hüsna” (Güzel isimler O’na aittir) : İsra 110

Lehul “emsal” (Örneklemeler O’na aittir): Furkan 39, Rum 27

Lehul “azab” (Azab O’na aittir) : Furkan 69

Görüldüğü üzere 8 temel olgu “ısrarla vurgulanmaktadır.” Israrla bunların
Allah’a ait olduğu söylendiğine göre “Kur’an’ın şirk dediği şey” temelde bir
teolojik yani inançsal olgu olmaktan ziyade, bu 8 temel olguya sahip olma
iddiasına yöneliktir.


Mülk, mertebe(hamd), hidayet etme, hükmetme, yaratma, güzel sıfatlar,
tarihsel perspektif inşa etme (mesel/emsal) ve azap etme/kaderleri tayin etme
iddiası, şirkin Kur’an’sal içeriğini oluşturan yegane olgulardır.

Dolayısı ile müşrikler Allah’ı reddetmekten ziyade, bu olguların “sadece
Allah’a ait olduğunu” reddeden aklı temsil etmektedirler. Dün de öyleydi, bugün
de durum aynen böyledir.

Hatta, Bedir savaşında “müşriklerin öncülerinden Ebu Cehil’in” ellerini
açarak Allah’a hitaben şu duayı yapmıştır:

Ey Allah’ım! Bizimle akrabalık ilişkilerini kesen, bize bilmediğimiz (senin
dinine aykırı) şeyleri getiren bu kafirleri, bu mal mülk düşmanlarını helak et.
Bugün burada haklıyı galip, haksızı perişan kıl. (Bkz.Esbab’ı Nüzul kaynakları,
Enfal Suresi 19. Ayet iniş sebepleri)


 Ebu Cehil’in bu duası Müslümanlar tarafından da işitilmiştir. Ve
nihayetinde şu ayetler nazil olmuştur;

Fetih istiyorsanız, fetih size geldi. Eğer vazgeçerseniz hakkınızda daha
hayırlı olur. Eğer dönerseniz biz de döneriz. Cemaatiniz çok da olsa size zerre
kadar yarar sağlayamaz. Allah, inananlarla beraberdir (Enfal)

Ebu Cehil’in Allah’a yakararak dua etmesine karşılık olarak okunan bu
ayetler, o gün Bedir harbinde olan tüm Müslümanların, bahsettiğimiz realiteyi
biliyor olduğunu göstermiştir.
Bedir’de “Allah’a inanan, namaz kılan, Hacc yapan iki topluluk
savaşmıştır.”
Hatta öylesine ilginçtir ki, İslam tarihi ile ilgili eserlerin büyük
çoğunluğunda yer alan şu hakikatlerden bahseden kitaplar bulmanız gayet
güçtür;
İbnu Abbâs anlatıyor: “Müşrikler (haccederken şu şekilde telbiyede
bulunurlardı): “Lebbeyke lâ şerî-ke leke: ‘ Resûlullah da: “Yazık size, yeter,
yeter” buyururdu. Müşrikler (telbiyelerinin devamında): “Yalnız bir şerik
müstesna, o senin şerikindir, sen ona da, onun mâlik olduğu şeylere de mâliksin”
derlerdi. Onlar, bunu, Kâbe’yi tavaf ederken söylerlerdi.” (Müslim, Hacc 22,
(1185).
Bu hususta önemli bir İslam mütefekkiri olan Fahreddin Razi şu hayati
tespiti bizlere armağan etmiştir;
Onların derdi, peygamberin, ‘’adetlerine aykırı işler yapmasıdır.’’
(Fahreddin Razi, 24/92)
Evet. Kavganın temel nedeni “onların adetlerine aykırı bir önerinin
yapılması idi.” Şimdi şirkin cinnetine sebep olan bu adeti açmak adına yukarıda
izah ettiğimiz “lehul” ile başlayan vurguları teker teker açalım...
Eğer bir beldede; mülk, hükmetme, övgü-bağımlılık, azap, hidayete iletme
bilgisi, tarihsel perspektif inşası, güzel sıfatlar ve yaratma iddiası
“birilerine ait ise” orada şirk var demektir.

Bu tespite kulak verin, çünkü bu; örtünün kalkışıdır...

Bugün Türkiye; mümin maskeli şirk bataklığında çırpınmaktadır!